23 Ağustos 2012 Perşembe
Ramazan Bayramı ve Köy
Arefe günü sabah 9 gibi kalktım. Aslında yola 9 gibi çıkacakken biraz gece sahura kalkmış olmamdan kaynaklı üstümde oluşan tembellikle o saatte kalkıp valizimi toplamaya başladım. Ümmühan ablam aradı zıt pıt hadi gelmiyormusun diye beni almaya. Sonunda onu ve yeğenlerimi almaya gidip yola çıkmamız 11 i buldu. Önden emine ablamlar yola çıktılar,10 km kadar önümdelerdi. Yollar arefe günü olmasından kaynaklı çok kalabalıktı,öyle ki ünyeden fatsaya giderken araç bile sollayamadım. Yeğenlerimden birisi yolda istiğfar etti, ufaklık zaten 60 günlük o da altına kaçıra kaçıra walla öndeki araçla mesafemiz iyice açıldı. fatsada zekiye ablamlar da bize katılacaktı ama güya 3 araç arka arkaya gidecekken 350 kmlik yolun son 50 km sinde diğer araçları yakalayabildim. ordu da sağranın fabrika satış mağazasına uğradık. Yeğenlerimin gözleri parladı çikolata cennetinde kendilerini bulunca :)
Köye akşam 6:30 gibi indik yane yolculuğumuz yedi buçuk saat sürdü. mesafe aslında 350 km olduğu düşünülürse süre çok uzun ama giresundan sonra yol o kadar dönemeçli ki, merdaneli makine gibi bir sağa bir sola dönüyorsun.
Eve girdik 1 saat sonra iftardı, evimizin önündeki caminin önünde iftar daveti varmış. plastik sandalye ve masalar konulmuş, etraf kalabalık , biraz erken gittik ki yer kapalım diye. hava buz gibiydi mont falan vardı üstümde,kapşonumu dahi örttüm. eniştem bir ara soğuktan caminin içine girdi ısınmaya. menüde ayranlı çorba,dolma,yahni,keşkek ve köy helvası vardı. İftardan sonra eve geçtim çok yorgundum, kanepe üstünde uyuyakalmışım, birkaç saat sonra uyandım üst katta yatağıma geçtim.
Sabah 5:50 gibi kalktım. Abdestimi falan alıp babam ve fethi eniştemle camıyanına geçtik. Camıyanı eskiden köyün tek camisi olan mahalleye verilen isim. şu anda gerçi 2 camii var köyümüzde ama hala camıyanındaki camide bayram namazı kıldırılıyor diğer camiide kıldırılmıyor. gömlek,kazak,mont gittim namaza yine de üşüdüm. namaz çıkışı köylülerimizle bayramlaşmadan sonra yine camıyanında olan yemek davetine gittik. aman Allahım menüde ne var dersiniz sabah saat 7 de;ayranlı çorba,dolma,yahni,keşkek ve tulumba tatlısı. çok açtım hepsini dolu dolu yedim ben de şaşırdım kendime sabahın köründe nasıl bu kadar şeyi yediğimi. oranın yakınındaki mezarlıkta Kuran'ı Kerim okunuyordu, ayakta dinledikten sonra araçla evimize döndük. evde annem ve ablamlarla bayramlaştık,yeğenlerime bayram harçlıklarını verdim, keratalar ne kadar sevindiler. evde dinlendim kendim, üst katta tv karşısında uyudum,öğleden sonra uyanıp ablamla beraber köy fırınına kadınların ekmek pişirmelerini izleyip fotoğraflamak için gittim. geriye dönüşte ablamlara gidip bir çay içip peşine hep beraber hacıili mahallesine dedemlere gittik. Dedem ve teyzemlerle ,dayımla bayramlaştık. Orada bir süre oturduk, bayramlaştık. dedem yine harçlık vermedi :) akşam eve dönünce muhabbet tv falan derken yattık uyuduk.
sabah 10 gibiydi sanırsam uyandım. fethi eniştem ve zekiye ablam kahvaltının peşine köyden sivasa doğru ayrıldı.onlar ayrıldıktan sonra dedemlerin oradaki davete gittik. davetteki menü malum, ne olur ki menüde her davetteki aynı menü, ama karnım çok aç olmadığından sadece keşkek yedim. Allah ömür verir de ben de babam gibi yılın 6 ayını köyde geçirecek yaşlara gelip de köyde kalırsam özellikle ramazanda bu davetteki aynı menü işine bir çözüm bulmam lazım. yemekten sonra kuzenlerim ibrahim ve yakupla beraber alucraya gittik. alucra 10 km ötede, yollar da eskiden çakıllı yoldu bu sene asfalt dökmüşler. aracı park edip sağ sola dolandık biraz, sağ sol derken ilçe merkezi zaten 200 metre yürüyünce bitiyor. bir kahvenin yan tarafında çay içtik, muhabbet derken peşine köye döndük.teyzemler bizde olduğundan direkt bize gittik, orada işte tv muhabbet çekirdek şamda kayısı falan akşam ettik. kardeşimgil geldiğinden alt katta yattım.
sabah kalkınca malum tekrar kahvaltı. ibrhaimle yakup bize gelmişler. hidayetin aracıyla hep beraber annemin köyü olan balcanaya doğru hareket ettik. balcana da alucradan 10 km gibi ötede. en son çocukluğumda gittiğimi hatırlıyorum oraya. gittiğimizde dayım sigara sarıyordu.işi bitince 2 araç balık tutmak için derenin yukarı taraflarına doğru gittik. tırıvırı denilen bişey varmış. normalde yasakmış tabii ama bizim türk milleti dururmu, hemen tırıvırılar çıktı dereye atıldı. çok saçma bişey gibi geldi bana. ben kenarda tripodumu kurdum foto çekimleri denemesi yaptım. dayımla oğlu alpaslan ilerlere gitti. bizimkiler artık bişey tutamadığından ben de düzgün foto çekecek bişey olmadığından canım sıkıldı. dayımları aradık, daha balık tutuyorlarmış onlar 10 dakka bekleyip oğlu mustafayı da yanımıza alıp alucraya gittik. herkes gidip piknik yapalım diyordu asım çavuşun yeri varmış. benim de aklımda nedense hep salih ustanın yeri diye kaldıydı. ne pikniği ya gidip bi lokantada karnımızı doyuralım diyip bizimkileri güç bela ikna ettim. öğlen saat 3-4 gibi 2 lokantada yemeye bişey kalmamış, diğer lokantada bişeyler vardı da oturduk. karnımızı doyurduk bi güzel. marketten bişeyler alıp asım çavuşun yerine doğru hareket ettik. mekan bildiğimiz boş arazi, çimenlik, dere kenarında. asım çavuş diye biri zaten mevcut değil. neden öyle bi isim takmışlar bilmiyorum da zaten. semaverde çay iççez diye gittik. semaveri yaktılar falan, şilte gibi bişeyimiz vardı onun uzerine uzandık. yakupla hidayet balık tutacaz dediler. biz de ibrahim mustafa muhabbet ettik. halil in kardeşleri emre ve hakan geldiler. 2-3 saat oturduk oturmasına da bizim balığa gidenler bi türlü dönmediler. semaveri yerdeki şilteyi falan topladık üşümeye başladığımdan arabaya bindim öyle bekledik. ceplerini yanlarına almamışlardı, bi türlü ulaşamadık. geldiklerinde hidayet soğuktan titriyordu, o soğukta balık yakalayacam diye komple suya girmiş. elleriyle tutmuş balıkları kayaların altına elini sokup. zaten balık yakalamaya giderken de yanlarında olta falan bişey de yoktu. tuttukları balıkları da yakup ceplerine koymuş :) 5-6 tane yakalayabilmişler. hidayet kurulandıktan sonra eve gittik. akşama gece 1 e kadar falan tv izledik ( devlet düşmanını izledik ) . sabah kahvaltından sonra hazırlandık 11 de yola çıktık. fatih mehmet altına kaçırdığından alucraya uğrayıp ablam altını temizledi. yolda şuayip abimlerle durup tarlada karpuz toplayan çocuklardan karpuz aldık. kümbette hidayet de yetişti hep beraber pirzola yedik. orada baya bi oyalandıktan sonra orduda sağraya uğradık akşam altı buçuk gibi samsuna vardık.
benim için güzel bir dinlenme oldu. çok foto çekemesem de bizim köyümüz işte, kuzenlerimle vakit geçirdik, eğlendik.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)