23 ekim akşamı samsundan 2 araçla saat 6 gibi çıktık yola. benim araçta selim ve savaş abiler. diğer araçta enginle aşkın. akçaabata kadar ben kullandım aracı. gırgır şamata. akçaabatta necla ablamıdır nedir onun yerinde laz böreği yedik. peşine yola devam. gece 12 gibi ridos kaplıca otele vardık. selahattin ve muhammed abiler bizi orada bekliyorlardı. lobide baya bi muhabbet ettik 1 saat kadar. selim abiyle aynı odada yattık.sabah kalkıp kahvaltı peşine de dışarda havuz vardı sıcacık su oraya girdik. havuza doğru uçan arkadaş engin mondi pazarlamadan.
havuzda yüzdük arada çıkıp foto çektim. zaten o yüzden de bugun persembe hala grip ve boynum tutuk bir haldeyim :)
ridosta havuz muhabbetinden sonra duş alıp check out yaptık. durağımız oradan beri rize oldu. bekiroğlunda kuru,döner ve turbo (sütlaç içine kadayıf :) yedikten sonra ardeşene doğru yola çıktık. ardeşen bayisi yaşar abi karşıladı bizi. balıkçı barınaklarından bir yer almış. oraya gidip teknesiyle açıldık balık tuttuk. o kadar balık hayatımda tutmamıştım. atıyorum cekiyorum 3 tane , çekiyorum 5 tane . çok bereketliydi yaw.
bu foto da teknedeyken yanda balık tutan tekneleri çektim. güzel bir enstanteneydi paylaşmak istedim. gerçi kim bakıyorsa benim gunlugume bilmiyorum ya :) yeni fotograf makinemle çektiğim guzel pozlardan birisi diye dusunuyorum. gerçi tekneler bu kadar kalabalık olmayıp insanlar da modern giyimli olmasaydı o zaman daha bi anlamlı olurdu ama kadraj iyi, ışık kullanımı başarılı. beratcıgım sana 5 üstünden 4 veriyorum :) 1 puanı kırim de bu henüz çıraklık eserim. ustalık eserlerime kaç puan verecem yane :)
yarım kilo kadar balık tutup peşine aydere yola çıktık. ayderde 3 yatak odası+1 salonlu eve yerleştik. gece 12 gibi dışarı cıkıp turladık yaylada. 3 e kadar muhabbet edip yattık. sabah 8 de ayaktaydık. temiz hava muhabbetine camları açtılar. anlamıyorum ki bu temiz hava solumak için neden donmak zorundayım ben her seferinde.
ayderden inip zilkale denilen bir kaleye gittik. baya bi tepede konumlanmış. pek aşağıya düşmemek için muhafazası olmayan bir kaleydi. oradan ayrılıp trabzon sümela manastırına doğru yola çıktık. arabaya dağın yamacına park edip yarım saat tepeye kadar tırmandık. çıkarken diyordum çıkarız çıkarız bi de kapı kapalıysa ne gülerim hee diyordum. aynen dediğim çıktı. gerçi o yorgunluk ve sinirle pek gülemedim ama öyle tepede biraz durup aşağıya indik peşinden de akçaabatta cemil ustada köfte yiyip aşkınla beraber 3 saate samsuna geldik.. işte böööleeeee... :)