4 Eylül 2011 Pazar
17 Ağustos 2011 Çarşamba
4.Geleneksel Bellona İftarı
Dün akşam tüm ekip ile bölgeden bekir,selahattin,savaş,mithat beylerin katılımıyla amisos otelin restaurantında iftarımızı açtık. çaydı kahvedi muhabbetti derken programı bitirip fuara doğru yavaş adımlarla bi 25-30 kişilik toplulukla ilerledik.
Atatürk heykeli önünde 1-2 poz çekildikten sonra fuara geçtik.
Fuarda baya bi jeton alıp ilk başta balerine bindik. ilk başta değil aslında ilk ve son olarak balerine bindim desem yeridir. Balerin döner dururken semazen gibi kendi etrafında midem bulandı ve istiğfar ettim. benimle beraber balerinde dönmekte olan 15-20 arkadaş el kol hareketleriyle görevliyi uyarınca balerini durdurdular da inmek nasip oldu. inince baya bi kötü oldum. kendime gelemedim yüzüm benzim attı.
az kenarda oturdum arkadaşlardan gondola binenlerin fotolarını çektim peşinden f.nur hanım ve fuatbeyle araca bindim orada da maşallah bi istiğfar daha doğruuuu büyük anadolu hastanesi acile.
5-10 dakka bekledikten sonra doktor bey baktı, bulanmayı önlemesi amaçlı iğne yapıp gönderdiler . fuatbey eve kadar aracı kullandı saolsun. eve gelince de cumburlop yatağa....
sanırsam bugün en azından samsundaki son lunapark maceramdı. bundan sonra bitek atlıkarıncaya binerim artık :)
http://www.aripazarlama.com.tr/haber.php?id=144
1 Ağustos 2011 Pazartesi
3.Geleneksel Bellona Pikniği
Günlerden pazar ,yarın mübarek ramazan ayının ilk günü. iş yoğunluğundan her yıl yaptığımız
pikniği kıl payı kaçırıyorduk ki yapmayı bugüne nasip oldu. sabah 8 de uyanıp yol üstünde olan arkadaşları alıp atakumdaki elitten dün sipariş verdiğim pideleri almaya gittim. 8:40-45 geçe ordayım dedim. biz çok dakiğiz ürün tedariğinde milletten dakik olmasını bekliyoruz. 40-50 dakika kadar bekledik pastane önünde. pidelerimiz çıkınca sıcak sıcak buluşma noktasına doğu parktaki anfi tiyatronun yanına gittik.
şubelerdeki müsait olan arkadaşlar hazır bulunuyorlardı. üretimden kalkmış olan kumaş kartelalarımız,
evden getirdiğim sofra bezleri ve hasırları oturak niyetine serip üstüne oturduk. Kendini genç hisseden genç ruhlu arkadaşlar salıncağa, tahtarevelliye bindi. e bana izlemek düştü anca, genç deilmiyim ki neyim acaba :) oturduğum yerden beri pidemi yedim çayımı içtim.11 e doğru toplandı herkes biz kirazlık şube kadrosuyla bi de dondurma faslı yaptık ki aman diğer şubeler duymasın :) gerisi malum işe geldim işte baya bi yoruldum bi kenara sızıp dinlenim diyordum ki hakan abi aradı. aklıma karpuz kapuğu kaçtı tabeee. evinden gidip aldım tekkeköye geçtik bi mısır tarlasının fotolarını çektik. peşine kirazlık şubede bişeyler yedik ardından baruthaneye nd filtreleri kullanmaya. ama yok beğenmedim çektiklerimi. zaten ilk kez çektim nd ile. hakan abiyi bırakıp arkadaşları almaya şubeye geçtim ve günü böylece bitirdim :)
25 Temmuz 2011 Pazartesi
21-23 Temmuz İstanbul - Bursa
perşembe sabahı 6 gibi kalkıp selahattin abiyi alıp 7 de amasya bayisi ilkerle havaalanında buluştuk. pegasusla sabiha gökçene indik. ilk kez iniyordum oraya. koskoca havaalanı bomboş, çok da temiz lux. taksime atatürk havalimanından gittiğimiz mesafeyi aynı sürede aldık sayılır. aynı süre olmasa bile uçağın koltukları o kadar dardı ki otobüsle seyahat etmekten hiç bu kadar haz almamıştım.ilkerin hiç konuşmayan hatta akşama kadar dolaşmamıza rağmen sesini hiç duymadığımı düşündüğüm bir arkadaşı bizi havaalanından beri eşlik etti. taksimde havaştan inip mc de bişeyler yediler ben de mc flurry yedim en sevdiğimden :) yürüyerek beyoğlundan tophaneye götürüyordum grubu ki kılavuz ben olunca biraz kaybolup öyle bulduk aksesuarcıları :) akşama kadar star ve pasifikten ilker baya bişey aldı.
saolsun ismail işimiz bitince aracıyla gelip aldı. ismail vergi müfettişi oldu artık. kutladım arkadaşımı.11-12 yaşımdan beri tanıyorum. beraber yedik içtik, uyuduk, okuldan kaçtık, ders de çalıştık tabii :) lise üni hep beraberdik.
fatihe kilis sofrasına gidip karnımızı bi güzel doyurduk. peşine eminönüne inip ilkerin ark.ını gebzeye gitmesi için bırakıp bakırköye alışveriş merkezine gittik. adı aklımda kalmadı walla nereye gittiğimiz. avm de baya bi dolaştık turladık. oradan dönüşte selahattin abiyle ilkeri merterde metrobüse bıraktık. onlar ertesi gün uçakla samsuna geri döneceklerdi.
biz gittik eve. ismailin kendini bile serinletemeyen vantilatörünün karşısında terlerken aklıma bu aletin bozuk olduğu aklıma geldi. koşturarak migrosun kapanışına yetiştik bi vantilatör kaptık raftan peşine yol üstünde kokerecimizi yedik :) ohhh afiyet olsun. sabaha kadar üfül üfül yattık.
10 gibi kalkıp cihangire van kahvaltı salonuna gittik .karnımızı doyurup bi kahveye oturup türk kahvemizi yudumladık.
aracımıza atlayıp karşıya amcamların oraya geçtik. cumaya 15 dakika kala vardık amcamlara. ismail camiye geçti ben de amcamlara. amcam beni görünce çok şaşırdı. murat amcam, biricik amcam içinden geçen coşkuları anlatmak istiyor,anlatamıyor, gözleri konuşuyordu.yengem dondurma ikram etti karşılıklı amcamla yedim. ben konuştum o dinledi. ilahi okudu bana. ezanın okunmasıyla amcama sarılıp öpüp camiye geçtim. cumadan sonra hemen bursaya doğru yola koyulduk. sabiha gökçenin orada port via mı via port mudur nedir bi avm ye uğrayıp biraz alışveriş yaptık. peşine feribotla yalovaya geçtik. bursaya girdiğimizde iphonedaki gps le ulucamiyi bulduk.
ulucamiye daha önce ünideyken gelmiştim diye hatırlıyorum ama hiç de hatırladığım gibi değildi. yani aklımda kalan ufacıcık bi camiymiş. ya beni ulucami diye başka camiye getirmişler ki böyle bişey yapmazlar ya da ben unutmuşum :) en ilgimi çeken taraf ki muhakkak herkesin de ilgisini aynı şey çekiyordur caminin içinde şadırvan oluşuydu. keşke slr makinem olsaydı da bi kaç kare alabilseydim ama cep telle idare etmek zorunda kaldım işte.
camiden çıkıp iskender kebabı bulan kişinin lokantası iskendere gittik. bana kalsa ya burası bursa nerde yesek samsundan iyidir diye düşündüm iskenderi ama ismail ısrarla aradı ve buldu çocuk. bu hayatımda yediğimi hatırladığım ve belki de yiyeceğim en iyi iskenderdi. helal olsun çok güzel olmuştu.
aracımızı park ettiğimiz yere gidip otoparkta üstümüzü değişip düğün moduna giriverdik hemen :) iphone un gps iyle sukaypark ı aradık ama bu sefer yanlış yola gittik. neyse ki sora sora bulduk. muhammed le aynı masaya oturduk. yusufun yanına gittik yemeğini yerken. eski günlerden 2 dakka da olsa lafladık.
biz 4 kişiydik. ismail yusuf ben maho. hep beraber gezerdik. 2 si evlendi gitti kaldık ismaille ben başbaşa :) bakalım sonumuz nolcak...
gece 23 e kadar ordaydık maho izmire biz de istanbula dönecektik. yusufun hem de dogum gunu oldugundan pastasını kestikten sonra müsaade isteyip yola çıktık. malı arap faikten alıyorum yalovaya kadar da ben kullandım aracı . (şaka şaka ne malı :) feribot iskelesinde baya bi bekledik ,çok sıra vardı. arabada uyudum. gece 3 dü eve geldiğimizde.
sabah kalkınca saolsun tekürcüğüm beni havalanına bıraktı. ve samsunnnnnnnn :)
3 Temmuz 2011 Pazar
Sinop Dikmen Yağlı Güreş ve Sırık Kebabı Festivali
Fotoğrafların konumlandırılması biraz anormal oldu ama idare edin. sabah kahvaltısı altta kebap festivali üstte kaldı.
Sabah 7 de mustafa güral la beraber midibüsün gelmesini bekledik. mustafa beni satıp ön tarafa oturdu :) ben en arkaya geçtim. Alaçam ilk durağımız oldu. Aracımızdan inip alaçam ilçe merkezinde makinelerimizle bir tur attık. Pazar olmasından kaynaklı sokaklar boş sayılırdı. öyle yarım saat gezindik çekmeye değer pek bişey de çıkmadı peşine meydanda buluşup otobüsümüzle kahvaltı için sahil tarafında bir piknik alanına gittik.semaverde çay eşliğinde ağaçların gölgesinde ahşaptan masalarda tüm fokus ekibi kahvaltımızı yaptık. saolsun başkanımız mustafa abi güzel çay servisi yaptı kulakları çınlasın :)
kahvaltı ardından yolumuza devam ettik 1 saat kadar sonra dikmen'e ulaştık.
dikmen ufak ,şirin,sakin bir ilçe gibi göründü gözüme. iner inmez güreşlerin yapıldı alana doğru hareket ettik. içeri giriş 10 tl imiş. böyle ufak bir ilçede bu giriş ücreti gözüme biraz fazla göründü. samsunsporun 1.ligdeki maçlarında kale arkasından 5 tl ye bilet alınabildiği göz önünde tutulunca yüksek deil midir ki ? neyse 5-10 dakika bekleyişin ardından basın kapısından gireceğimiz söylendi . basın kapısı dedikleri 1-2 görevli ve polisin durduğu bahçe kapısıymış meğersem. fotoğraf makineleri olanı basından kabul ediyorlar arkadaşlar aramızda olmayan misafirleri az daha içeri almıyorlardı onlar da basından diyip aldırdık :)
Romadaki kolezyum kadar olmasa da güreş yapılan meydan ilçeye yetecek büyüklükteydi diye düşünüyorum. tribünler baya kalabalıktı. protokol çok kalabalıktı. ilçenin ileri gelenleri ve sinop dan mesela iş adamları falan alana teşrif ettiklerinde isimleri anons edilip davul zurna yanlarında beraber yürüyüp protokoldeki yerlerini alıyorlardı. böyle bir şey görünce bizim derneğin girişinin çok mütevazi olduğu kanaatine kapılmıştım ki birden derneğimizin ismi anons edildi bir baktım mikrofon elinde adam sizi tanıyalım dedi mikrofon kendi ağzında benim ismimi sordu. adama diyorum diyorum anlamıyor beyat diyorum ay berat yane beyat anlıyor begat anlıyor. dedim içimden Allah belanı vermesin hemi. beyat gecesinin beyatı yahu dedim
hee berat dedi nihayet anladı doğru anons etti.
alanda güreşçiler güreşirken biz de içlerinde alanın ortasında fotoğraflarını çektik.
öğlen gibi karnımız acıkınca sırık kebabının tadına bakmak amaçlı gidip bir kuzu alıverdik :) oturup bir masaya yedik afiyetle. peşine tekrar güreş sahasına.
güreşçiler ortada güreşirken ilçenin kalkınması amaçlı ilçe ileri gelenlerinden para toplanıldı.ilk kişi anons edilip kalktığında hani ilçenin ileri geleni ve protokolde ya dusundum kendi kendime kaç bin tl verecekki acaba diye. birden 250 tl diyince tuhafıma gitti. demek ki ödeme gucu o kadar ama ne bilim bana az gibi geldi. güreş ağası seçildi o baya fazla meblağ verdi, adam haketti omuzların üstüne alınıp sahada bir tur attılar ağa beyefendiyle.
akşama 7 gibi toplanıp sahadan ayrıldık otobüsümüze binip samsuna doğru hareket ettik. gün batımı fotosu çekmek için yakakentte durduk ama ben pek bişey çekemedim. beceri lazım işte ya.
peşine tekrar yola çıktık bafrada durduk hep beraber otobüsten inip balkaymak dondurması yedik. 22:15 gibi evde indim.
gazi şubenin ışıkları açık kalmış işte gidip şubemin ışıklarını kapadım geldim samsuna kadar.
eve geldiğimde baya bi yorulmuştum ama herşeye değdi diyebilirim.
8 Haziran 2011 Çarşamba
7 Haziran 2011 Salı
Kastamonuya Fokus'landık...
Cumartesiyi pazara bağlayan gece ablamlara gidip yedim içtim 12 de shell şubenin önüne aracımı park edip istasyon önünden bizim için kiralanan minibüse bindim ve herkes gelince hareket ettik. çakallıya kadar gidip orda da karnımızı doyurmak için durduk. menemen kavurma falan derken tekrar hareket ettik ( yahu daha önceki kastamonu seyahatindemi uğramıştık ya da ben uğradık diye mi hatırlıyorum uğramamıza rağmen. bu yazıyı 19.08.2011 de yazıyorum da :)
sabah 5 gibi indik kastamonuya . minibüsümüz o kadar rahattı ki en arkada oturdum sabaha kadar gözüme uyku girmedi.( ben böyle olduğunu iddia ettim ama ark.lar ben horlarken beni kameraya çekmişler. ama walla hatırlamıyorum uyuduğumu. uyumuş gibi hissetmedim bile ) kastamonu derken ilçelerinden bi tanesine izbeli çifliği diye bir yere gittik. 5 de kahvaltı için oturduk. İzbeli çifliği taa Atatürk zamanından günümüze kadar gelmiş, kökü çok eskilere dayanan bir ailenin sahip olduğu bir işletme. işletmeciliğine de gençken fotograflardan gördüğüm kadarıyla gayet güzel şimdi ise saçlarına ak düşmüş bir teyze yapıyor. kahvaltıda ikram edilen herşey organikti sunum şeklini çok beğenmesem de güzeldi kahvaltı. çiflik evi etrafında enteresan olan bir evin penceresinden bakan köpekti onu çekip sizlere paylaştım.
ordan sonra yolda minibüsle kanyona doğru gitmek için yola çıktık. yolda durmaya değer enstanteneler oldukça durduk foto çekip tekrar bindik. çatak kanyonu denilen yere geldik. araç yolu bittiğinden yolumuza yürüme devam ettik. canım çıktı 1 km dağın üstünde doğa yürüyüşü adı altında bence yorgunluktan başka birşey olmayan bi yürüyüş yaptık. çünkü kanyona ulaştığımızda foto çekmeye değer bişey yoktu gittiğimiz noktada. çok terledimdi.
öğlen yemeğini bir küçük kasaba lokantasının üst katında balkonda etli ekmek gibi bişey yiyerek geçirdik. ordan çıkışta oy çokluğuyla ki ben hiç gitmek istemedim bir at çiftliğine gittik ama hiç kayda değer bişey yoktur girmemizle çıkmamız bir oldu zaten.
çıkar çıkmaz artık kastamonu merkeze doğru yöneldi pusulamız.
4 gibi şehir merkezine ulaştık , tepede bıraktı bizi araç. yürüyerek engin topçu, mustafa güral falan birlikte indik aşağıya doğru. sokaklarda kareler yakalamaya çalıştık.
oraya kadar gitmişken bellona bayisine uğrayıp selvilere selam verim diye düşündüm. önceden haber vermedim boşa telaşa yapmasınlar diye. sırtımda çantam üstümde eşofman falan girdim mağazadan içeri sordum patronlarla erdal beyle gorusecem diye yoklar diyince selamımı söylersiniz diye kartı uzatınca bakan satış danısmanı arkadaş şahsımı tanıyıp çay içmek için ricada bulundu. çay yudumladık beraber muhabbet ettik işler güçler falan peşine müsaade isteyip ayrıldım. orda meydanda büyük bir camii vardı etrafında baya bi fotolar çektik peşine bi meydana gidip zurna çalan bir amcayı çektik. aracımız geldi yola çıktık.
boyabatta bir benzin istasyonunda mola aldıktan sonra samsuna gece 11-12 gibi vardık işteee
7 Mayıs 2011 Cumartesi
29 Nisan 2011 Cuma
Bekir Beyazıt'ın doğumgünü :)
28 Nisan Bekir Beyazıt'ın doğum günü. henüz hediyesini almamış olsam da okulda öğlen paydosundaki doğum günü kutlamasına gittim. İlk kez bir yeğenimin birşeysi için okuluna gittim.Sınıfında rahmetli abisi biricik yeğenim Muhammed Emin ve ablası Ayşenurla beraber çekilmiş olan fotosu sınıf panosunda asılıydı.
Mesele 1.sınıflar olup da çocuklar küçük olunca yerlere yattılar,birbirlerini yediler foto çekinmek için.
Ben10 denilen çizgi film kahramanın pastası olmadığından sanırsam futbol sahalı bişey ayarlandı.
Sordum çocuklara yeğenim yanımda değilken sınıfın en akılısı kim diye, cocuktan al haberi diye boşuna dememişler 5 isim saydılar bizim yeğen çıkmadı. peki dedim en haylazı kim. Allahdan bekir çıkmadı,sevindim.
pastayı üflediler kestik yedik ve bitti işte :) 8 yaşına girdi bizimkisi. vatana millete faydalı bir çocuk olur inş...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)