Sabah
kalkar kalmaz valimizi toparladım. Öğlene doğru evden çıktım.
Samsun Çarşı mağazasına gidip kendime valiz alıp arabamda
normalde götürdüğüm valizin içindeki eşyalarımı diğerine
yerleştirdim. Akşam normalde benle gelecek olan Çarşamba bayisi
Mehmet abi sağlık sorunlarından kaynaklı gelemeyince kendi başıma
uçağa bindim.
İner
inmez valizimi alıp dış hatlara geçtim. Amasya bayisi İlker
kendi gitmemesine rağmen babasını yolcu etmek için oradaydı,
muhabbet ettik falan peşine Bafra bayisi Mestan ile pasaport
kontrolden içeri geçtik. Wings lounge da oturduk, Kastamonu bayisi
İbrahim abi ordaydı peşine Sinop bayisi Ömer amca geldi. Yedik
içtik muhabbet ettik.
Uçak
kalkmasına yakın geçip yerlerimize yerleştik. 00:30 da uçağımız
havalandı. İbrahim abi tur şirketinin sahibi aynı zamanda da
rehberimiz Tuncay abiyle yan yana oturdu, ben de onların karşı koridor tarafında. Mestan ile biraz muhabbet ettik.
Peşine uyuduk, Yemek geldi diye bi uyandım, daha da pek uyku
tutmadı. Uçak biraz dandikti, pek sevmedim, kişiye özel bir ekran
bile yoktu. Toplam Bellona grubu olarak 70 kişiydik.
Kastamonu Bellona Bayisi İbrahim Abi ile.. |
Yolculuğumuz
4 saat sürdü. BAE bizden 1 saat ileri olduğundan Dubai'ye 5:30 gibi
indik. Pasaport kontrolde falan fazla beklemedik. Valizleri alıp
çıkarken internete bağlanmak için kontorlü cep telefonu hattı
aldım.( aldım almasına ama satan beyefendi eksik bilgi verdiğinden
daha fazla ücret ödemem gerekiyormuş, otelde ve avm lerde wifi
olduğundan pek de ihtiyaç kalmadığından aramalarda kullandım
hattı ) . Havaalanından çıkınca otobüste en az yarım saat
bekledik. Vizesini eski pasaportuyla alıp yeni pasaportuyla gelen ve
havaalanında çıkışı bulamadığından otobüsümüze ulaşamayan saygıdeğer bayiilerimizi bekledik. İstikamet sabah
kahvaltısını yapacağımız İstanbul Flower adlı bir restorandı.
Sıradan bir kahvaltı yapıp 15 dakika kadar yolculuktan sonra
otelimize vardık. Crowne Plaza, 5 yıldızlı bir otel. Odalar çok
şükür ki tek kişilikti rahat oldu. Odam otelin 6.katında ve 3
kat alttaki havuz ve caddeye bakıyordu.
Yol
biraz yorduğu için öğlen 3 e kadar dinlenme verdiler. Herkes
odalarına yerleşti, biraz uyudum iyi geldi. Otelin arkasında
buluştuk. Otelin kapısından çıktım sıcak mı sıcak bir rüzgar dedim herhalde
klimarın motorları bu bölümde aman Allahım
o nasıl bir sıcak, 43 derece. Kır yumurtayı çöl kumuna rafadan
tavadan anında pişsin. Çöl safarisine gideceğimiz için Toyota
Land Cruiser ciplere bindik. Cip başına 6 şar kişi
bindik.Aracımıza tanımadığımız yabancı bir bayii bindi, 24-25
yaşlarında birisi. Sordum Rize de yeni bir bellona bayiliği almışlar.
İbrahim abi duymamış nereli olduğunu bana sordu ben de dedim Rize
bayisiymiş diye. R harflerini diyemediğimden O da anlamış Vize
bayisi diye. Meğer Tekirdağ'ın Vize adında bir ilçesi varmış,
İbrahim abi, Cevat kardeşimizi öyle 1-2 gün Tekirdağ Vize
bayisi sanmış.
Yolda
market gibi bi yerde mola verip namaz kıldık, çoğu bayii arap
kıyafeti alıp giyindi. Mola yerinden 5 dakika uzaklıkta tüm
cipler buluştu ve safariye başladık. Çöl safarisi denilen şeyi
hep böyle hayvanları göreceğimiz bir şey olarak düşünürdüm.
Meğersem içindeki yolcuların korkudan bağırdıkça gaza gelen
Arap şöförlerin, kum tepelerinden daha da süratle inip çıkmasıyla
araç sürmesinden ibaretmiş. Araba devrilecek diye ödümüz koptu.
Ömer amca maşallah maşallah dedikçe Arap şöförümüz Hasan
abimiz daha fazla gaza yüklendi. Kuma saplanan araçları 1-2
dakikada hemen halat bağlayıp çektiler.13-15 araç peşpeşe deli
gibi gittik. Bir yerde durup mola verdik daha sonra da akşam
yemeğini yiyeceğimiz çölün ortasında bir vaha demim ama
harbiden öyle bir yere geldik.
Land Cruiser' larla yaptğımız çöl safarisi bitiminde güneşin batışını izledik. |
Akşam
yemeği için mola verdiğimiz bu yerde ortada bir sahne, çevresinde
bizler yerde yer sofralarında oturuyorduk,kenarlarda da hediyelik
eşya dükkanları, yiyecek ve içecek büfeleri vardı. Sıraya
girip lavaş arası et tarzı dürümümüzü alıp oturduk. Aç
olduğumuzdan biraz fazla sıraya girmişiz ki fazla almışız
dürümleri,ama iyi doyduk çok şükür. Yemekten sonra ortaya
mevlevi tarzı dönen birisi gelip döne döne bir gösteri sundu,
peşine herkes naş araçlarımıza binip doğru otelimize. Odam çok
soğuktu, klimanın ayarını ne kadar sıcağa getirsem de bir türlü
odayı sıcak hale getirmeyi beceremedim, yorganı çekip, kafayı
vurup uyudum.
Sabah
kalkıp 9 gibi otobüslerimize bindik ve Dubai şehir turumuza
başladık. İlk gittiğimiz yer tüm dünyada 7 yıldızlı olarak
bilinen ama 7 yıldız diye bir kavram olmadığı için 5 yıldızlı
olup yelkeni andıran Burj El Arap dı. 54 katlı otelin müteahhiti
Antepli olduğundan asansöre 27 düğme koymuş. ( rehberden alıntı
:) Şaka lan şaka, her oda dublex olduğundanmış. Otelde fiyatlar
2.700$ ile 27.000$ arasında değişiyormuş. Hal öyle olunca oteli
2-3 deniz mili öteden kıyıdan fotoğraflamak zorunda kaldık. (
amerikan filmlerindeki gibi oldu. Bu arada hala anlamış değilim
konuyla alakası yok ama amerikan polis filmlerinde mahalle
aralarında hırsız polis kovalamacası yaşanırken kovalayan polis
ne yana dönse anında telsizden zanlı şu sokaktan
kuzeybatı/güneydoğu istikametine yöneldi diye anons ediyor,
kaldığımız otelde kıbleyi bulacam diye camdan bakınca görünen
binaların gölgesinden hareketle ,saate bakıp, Dubai , Mekkenin
neresine düşüyor diye google earth den de bakıp, önüm kuzey
arkam güney mantığından yola çıkarak bulmam 5-10 dakkamı aldı,
tebrik ederim amerikan aynasızlarını :)
Umre uçağı yerine yanlışlıkla Dubai uçağına binen masum bayiiler :) |
Sonraki
durağımız, yukarıdan yane uçaktan ya da uydudan tabii havadan
paraşütle de atlarken de görmek ayrı bir seçenek palmiye
şeklinde olduğu görülebilen palmiye adası oldu. Adanın başından
sonuna kadar yolun üstünden havadan beri giden bir tramvay
yapmışlar, ve adanın en ucunda bulunan 5 otelin kara bağlantısını
yapmak için de denizin altından 900 metrelik araç tüneli inşaa
etmişler. Bu tünel ülkemizde yapılan Marmaraya kadar dünyanın
en uzun denizaltı tüneliymiş ve açılışını Amerikan başkanı
rahmetli Kennedy , Taçsız Kral Pele, Fenerbahçeli Celil beraber
yapmışlar. Marmarayın açılışındaki şaşadan dolayı bu tünel
insanlık için sıradan bir tünel haline gelmiş adına 41 gün
tüneli demişler :) Tünelin ucu Mahmut hocanın odasına çıkmadığı
gibi dünyanın en şaşalı otellerinden biri olan Atlantis gibi 3-5
otele çıkıyordu. Atlantis otelde suyun altında akvaryum gibi
odalar varmış. Oda fiyatları 1.100 $ dan başlıyormuş. Çok
şükür ki Burj el Arab dan daha ucuzmuş. O odaları gördüğümde
balkonlu apartman dairesi gibi geldi gözüme , balkona da çamaşır
ipi gerdin mi tamam yane. Suni bir ada, palmiyenin gövdesinde toki
blokları gibi inşaa edilmiş terkedilmiş şehir görüntüsü olan
caddeler palmiyenin dallarında da 15-20 milyon dolarlık villalar ,
hollywood artisleriyle komşu olma fırsatı gel vatandaş buraya
gelll, şener şenin kısık kısık bağırması misali domates,
domates, domatesss.
Dünyanın
en büyük yapay marinası olan yere gittik, bi yapaydı bi yapaydı
anlatamam, gördüğümde hemen anladım imitasyon olduğunu. Sen dök
betonu yap marina, biz de tüm kıyı şehirlerimize yapmayı
düşünüyoruz zaten. Bizim yıkılan balıkçı barınağımızın
önündeki gariban sandalı da bağlayacak bi yerimiz olur böylece.
Dubai Marina |
Heryerde
koştur Allah koştur fotoğraf çektik, 5 dakika otobüs dışına
çıkıyoruz, fotoğraf çekinip içeri geri geliyoruz, tshirt komple
ter. Allahdan İlker in aklına uyup avcı şapkası aldım da rahat
ettim. Şapkası olmayan bazı bayiiler ceplerindeki takkeleri takıp
dolaştılar, unutulmayacak anekdot oldu bizim için :)
Yemeğinizi yerken kayak yapanları seyredebiliyorsunuz. |
Cuma
namazını kılmak için bir camiiye götürdüler bizi, içeride yer
olmadığı için seccade alıp dışarıda kıldık. Hutbeyi
dinlemek farz olduğu için Arapça olan ama hiçbirşey
anlamadığımız hutbeyi dinledikten sonra namaza durduk off bu ne
sıcak. Alnımdaki ter güneş gözlüğüme damlıyor oradan
aşağıya. 2 rekat kılıp hemen kaçtık walla. İbrahim abi
,Mestan ve Cevatla bir taksi tutup Dünyanın en büyük avm si olan
dünyanın en yüksek binası olan Burj Khalifanın altındaki Dubai
Mall'a gittik. Bizimkilerden ayrılıp, yıllar önce Samsunda
tanışıp 2.5 yıldır Dubaide yaşayan Kemalle buluştum. 2-3 saat
bir kitapçının içerisinde gökdelen manzaralı bir kafede oturup
muhabbete daldık. Konular malum ülke gündemi, Dubaide
hayat, nerede o eski Samsun ahh ahh. Peşine alışveriş için
mağaza mağaza dolaştık ki ben alacam diye dolaşırken kemal
güneş gözlüğü aldı :) İşimiz bitince Kemalin arabanın park
ettiği yerin numarasını unutmasından kaynaklı baya bir süre
aracı arayıp bulduktan sonra beni otele bıraktı. Dinlendim, duj
falan peşine Kemal kardeşim eşiyle gelip otelden beni aldı.Bellona
grubu haliçte seyahat eden bir gemi üzerinde yemeğini yemiş. (
sıcaktan bunalmış, hiç beğenmemişler :-) Beraber Emirates Mall
daki Cheese Cake Factory'e oturduk. Restoran, avm nin içindeki kayak
pistinin hemen yanındaydı. Kayak yapanları, kar topu izleyenleri
izlerken yemek yiyorsun, harika bir keyifti. Makarna, peşine tabii
ki cheesecake, çay falan çok güzel bir yemekti. Kemalin eşi Evin
avm de kaldı, Kemal beni otele bıraktı.Vedalaştık, lobiye
bizimkilerin yanına geçtim ki cep telimi kemalin araçta unutmuşum.
Tabii Kemal in cep teli de ezbere bilmiyorum, aklıma geldi bir
ark.ın cep telini ödünç alıp face e girip kemale oradan beri
yazdım. Allahdan gördü de, 15-20 dakikaya çok zahmet oldu ama
geri otele gelip telefonu getirdi.Lobide bayii dostlarımızla
muhabbetimiz devam etti. Peşine oda ve yatış.
Değirmenci Ailesiyle Cheese Cake Factory'de akşam yemeği keyfi |
Sheikh Zayed Camisi |
8
de uyanıp duş ve kahvaltı, saat 9 da otobüse bindik. İstikamet
Abu Dhabi. Yolculuğumuz 1.5 saat kadar sürdü, yol boyunca uyudum.
Ülkenin
en büyük camisi olan Sheikh Zayed Camisine geldik. 2007 yılında
inşası biten camide aynı anda 40 bin kişi ibadet edebiliyormuş.
Zayed
bin Sultan Al Nahyan Birleşik
Arap Emirliklerinin kurucusudur. 33 yıl ülkeyi idare etmiş olup
2004 yılında vefat etmiştir ve kendi adına yaptırmış olduğu
caminin avlusuna defnedilmiştir. Camii dış görüntü itibariyle
fazlasiyle Taç Mahal'e benzettim. Her tarafı bembeyaz olan Camiinin
avlusu çok geniş ve çevresi süs havuzlarıyla kaplı. Camiiyi bol
bol gezip fotoğrafladıktan sonra şehri turladık, meşhur
otellerin, Abu Dhabi emiri ve ailesinin evlerinin önünden geçtik.
Bi yerde mola verip sahilde fotoğraf çektik, hediyelik eşya aldık.
Öğle yemeği için Abu Dhabi deki Crowne Plaza oteline geçtik.
Otelin 14.katındaki restoranda açık büfe yemek ikramı vardı.
Yemekleri baya beğendim. Hurma pazarına gittik, isteyenler
hediyelik hurma aldılar.
Bir
sonraki durağımız 200.000 metrekare üzeri kapalı alana kurulmuş
eğlence merkezi Ferrari World'dü. Bu eğlence merkezi dünyanın en
büyük kapalı eğlence merkezi olup yine dünyanın en hızlı
roller coastera (saatte 240 km hıza çıkıyor ) sahip. Roller
coastera bindiğinizde 4 saniyede 200 km hıza ualşıyorsunuz ve
binmenizle inmeniz arası 47 saniye sürüyor. Daha içinde birçok
extreme oyuncaklar barındıran bu komplexde vaktimiz olmadığı
için sadece Ferrari Store da vakit geçirdik. Yane içeri girmedik,
hiçbir şeye binmedik. Mağazada gezdik ama çok da pahalıydı,
nerdeyse kimse hiçbirşey almadı. Alan da şapka,fincan, anahtarlık
gibi şeyler aldı.
Sheikh Zayed Camisi |
6
gibi otelimize vardık. Akşam 9 a kadar odalarımızda dinlenip
otobüsle sahil tarafında bir Lübnan restoranına gittik.
Rehberimiz otobüste o kadar tembihledi ki masaya oturduğunuzda
soğuk mezeler vardır peşine sıcak mezeler gelir, hepsini yiyip de
karnınızı doyurmayın ana yemeğe yer bırakın diye. Biz de aynen
dediği gibi yaptık. Pek ekmek yememeye çalıştık ama maşallah
herşeyi sildik süpürdük. Oturduktan 1 saat sonra falan rehbere
dedim ki ya abi biz hala ana yemeği bekliyoruz. Garsonu çevirip
sordu, ne dese iyidir, biz getirdik zaten. Biz meze diye gelen ana
yemeği de yemişiz açlıktan ama doymamışız.Ana yemek dedikleri
de 2-3 er parça ufak et ve tavuk parçalarından oluşuyordu. Bir
tabak daha getirdiler de yedik, üstüne meyve yiyince açlık
hissimiz gitti işte. Canlı müzik vardı, aşırı sesden rahatsız
olup birkaç kişi balkondaki masalara oturduk. Peşine otele gelip
lobide biraz muhabbetten sonra yatıp uyuduk.
Sheikh Zayed Camisi |
Sabah
10:30 da lobiye inip valimizi verip check out yaptım ,kahvaltımızı
yapıp taksiyle tahtakale gibi ucuz elektronik malzeme satılan
Nasır Square'e gittik. Aynı bizim sirkeciye benzeyen bu yerde
binaların altındaki irili ufaklı dükkanlarda her türlü
elektronik malzemeler satılıyor. Avm lerle %10-20 gibi fiyat fark
ediyor. Garantide belki sıkıntı olabilir ama zaten Türkiyede
kullanacağımız için avm lerden de alsak bizim için bir şey
farketmiyor. Kuzenime fotoğraf makinesi aldım ardından taksiyle
Deira City Centre adlı bir avmye geçtik. Dolaş dolaş dur,
yorulduk bir cafeye oturduk millet kahve içti ben de milk shake.
Ordan taksiyle Dubai Mall'a geçtik. Alışveriş merkezinde baya bi
gezindik,cheesecake factory de tatlı yedik. Cotton,Mado,Mavi Jeans
gibi markaların dünyanın en büyük avm sinde mağazaları
bulunuyordu, görünce çok sevindim. Akşam 9 a doğru avm nin
yanındaki Burj Khalifa nın havuzunda su gösterisi vardı. Her
yarım saatte bir 3-4 dakika süren gösteriyi herkes heyecanla
izledi. Taksiyle otele geçtik, aldığımız eşyaları lobideki
valizimize yerleştirdik. 11 de oteli terkedip havalanına geçtik.
Uçağımız gece 2:30 da olduğundan boş boş mağazaları
dolandık, sonra bişeyler alıp Mcdonalds'a oturduk. Uçağa binmek
üzere salona geçtik ama biraz rötar yaptığından bekledik. Uçağa
geçtik, cam tarafında oturduk. Yanıma kaldığımız 4 gün
boyunca her karşılaştığımızda nere bayisi olduğumu soran
Ankaradan bir bayii oturdu, yine sordu nere bayisi olduğumu :) Uçak
kalkarken yine sordu, hayret inerken sormadı. Yol boyunca
yorgunluktan öyle uyumuşum ki uçağın lastikleri yere vurmasıyla
uyandım. İbrahim Abinin elinde telefonun hesabına göre sabahdan
akşama 15 km yol yürümüşüz. Bi de sırtımda 7 kilo kadar
fotoğraf makinesi çantam vardı ki askerdeki gibi tam teçhizatlı
koşudan bir farkı kalmadı.
Karadenizdeki Bellona Bayiileriyle Ferrari World'de.. |
Can Dostlarımla beraber |
Sabah
7 de İstanbula indik. Valizler gelsin diye baya bir bekledikten
sonra hep beraber iç hatlara geçtik. Şort,terlik geldiğimden kot
pantolon, ayakkabı üstümü değiştim. Bizimkilerle vedalaşıp
ayrıldık, biraz oturup bekledim, İlhan gelip beni aldı. DTM deki
ofislerine geçtik. Tost falan yiyip muhabbet ettik. Sonra ayrılıp
metroyla fatihe geçtim. Eniştemle ablam arabayla gelip beni
aldılar. Fatihdeki Sütişe geçtik beraber. Bişeyler içip oradan
da itfaiyenin oradaki lokantalardan birinde Siirtin meşhur Büryan
Kebabından yedik. O kadar yorulmuşum ki oradan ablamın çalıştığı
hastaneye geçerken uyumuşum. Boğazın kenarında 1800 lü yıllarda
Sultan Abdülmecid'in kızı ve eşinin kalması için yapılmış
eskiden kalma Baltalimanı Sarayı günümüzde Baltalimanı Kemik
Hastanesi olarak kullanılmaktadır. Boğaz manzaralı kafeteryasında
çayımızı yudumladıktan sonra sahilde baya bir yürüdük. Sonra
liseden arkadaşlarımla buluşacağım Kuruçeşmedeki bu sene 3.kez
buluştuğumuz The Market adlı restauranta geldim. 7-8 kişiydik.
Almanyadan Vefa, Kongodan Deniz, Bursadan Yusuf' un geceye katılması
harika oldu. Güncel siyasi meselelerden tutun da ekonomiye, gündelik
hayatımızdan lise yıllarımıza varan muhabbetimizi gece 12 ye
doğru noktaladık. Geceyi Yusuf ile beraber İsmailin Bakırköydeki
evinde geçirdik. Sabah 9 gibi kalkıp indik aşağıya, bizimkilerle
vedalaşıp taksiyle havaalanına geçtim. Bu yazının birçoğunu
İstanbuldan Samsuna dönerken yazdım. İndiğimde yazdığım lap
topumu koltuğun önündeki cepte unutunca birgün sonra kayıp eşya
bürosundan alabildim.
Birleşik
Arap Emirliklerine (BAE) dönecek olursak ;
Başında
müslüman idarecilerin olduğu, suni de olsa bu kadar gelişmiş
şehirlerin olduğu, insanların barış içerisinde yaşadığı bu
ülkeye hayran kaldım. Avrupa, Amerikadan farkı yok. Herkes
istediği gibi hayatını yaşıyor.,isteyen çarşafla,isteyen mini
etekle geziyor. Nüfusun %20 si Arap geri kalanı 200 farklı
milletin vatandaşı. BAE vatandaşı sonradan olunmuyor, doğuştan
değilseniz evlenme yoluyla vb yollarla da olamazsınız.
Çalışıyorsanız oturma izniniz oluyor, işten çıkarılırsanız
, oturma sebebiniz ortadan kalktığı için size 1 ay süre
veriyorlar, yeni bir iş bulamazsanız güle güle BAE.
Ülkede
vergi yok. Yatırım yapmak istiyorsanız serbest bölgede şirket
açabilirsiniz ama sadece yurtdışından ürün getirebilir, ülke
içine başka bir BAE şirketi üzerinden pazarlayabilirsiniz. Başka
ülke vatandaşının ülke sınırları içinde şirket açması
için %51 ortaklı BAE vatandaşı bulması lazım. Yani ne
yaparsanız yapın %100 yabancı sermayeli bir şirketin ülkede iş
yapması olanaksız.
Arabalar
ucuz, benzin 1.2 TL bizde 5 TL. Yıllardır bizim çözemediğimiz
cari açığı adamlar petrol ve turizmle çözmüş herkes lüks
arabalara biniyor.
Herşeyin
'en'ini yapmışlar. En uzun bina, en büyük avm, en büyük yapay
ada, en büyük kapalı eğlence merkezi,en büyük klimalı açık
hava alışveriş merkezi, dünyada tek avm içinde kayak pisti bla
bla bla diye gidiyor.
Cuma
günü haftalık tatil olduğundan avm ler dışında mağazalar
kapalı. Bizdeki haftasonu onlarda Cuma Cumartesi. Anlayacağınız
Pazar günü ilk iş günü :)
Sokakta
içki içmek yasak, eğlence mekanları sabaha kadar nerdeyse açık,
alkol almak isteyen bardakta alıp içebiliyor. Eğlence mekanları
dışında içki satışı yasak.
Cep
telefonu ya da fotoğraf makinesi gibi elektronik malzemeler ucuz
olduğundan alınabilir, avm lerle caddedeki mağazaları fiyat için
kıyaslamayın, Nasır Square'e gidip mağazalar arası en ucuz fiyat
için dolaşıp pazarlığınızı yapın ve alacağınızı alın.
Avm
lerde dışarı çıkıp el edip de taksi çevirmiyor, en alt kata
iniyor klimalı salonda taksi kuyruğunda bekliyorsun.
Dünyanın
en yüksek binası olan Burj Khalifa'ya çıkmak için önceden
randevu almak gerekiyor, birkaç saat sonraya randevu veriyorlar. (
Randevu internet üzerinden de alınabiliyor) Bina daha yüksek
olmasına rağmen ziyaretçiler 124.kata kadar çıkabiliyor.
Randevuyla çıkmak için 40 dolar kadar ücret veriyorsunuz. Yok
benim işim var, hazır gelmişken hemen çıkim derseniz hiç sıra
beklemeden Vip bileti 100 dolara alıp 1 dakika sonra 124.katta
oluyorsunuz.
Hava
biz gittiğimizde 43-45 derece aralığındaydı. Eminim hissedilen
sıcaklık değeri 50 nin üzerindedir. Geceleri serin olabilir,
hafif bişeyler alın dediler üstünüze. Yalannn. Gece gündüz
aşırı sıcak. Nem çok fazla. Siz siz olun kışın gidin, zaten
yılın en serin olduğu zamanlar 25 derece falan oluyormuş hava.
Dışarıda nefes alıp yürüyüş yapma imkanınız olur, yoksa avm
lerden dışarı zor çıkarsınız.
Tüm
taksiler Dubai Şeyhi Maktum'a ait. Taksilerin alt tarafı krem rengi
üst tarafı 3-4 farklı renkte. Her rengin farklı anlamı var,
mesela pembe taksilerin sürücüleri bayan ve sadece bayan
müşterileri alıyor. Diğerlerine de bayanlar binebiliyor ama
tercih meselesi. Metro vagonlarında falan da bayanlara özel
vagonlar mevcutmuş. Bizim İETT orada RTA, rehberimizin deyimiyle
Recep Tayyip Ardoğan :)
Tv
de Kuzey Güney, Muhteşem Yüzyılı arapça konuşurlarken
görürseniz şaşırmayın :)
Yollar
alabildiğince geniş öyle ki büyüme hedefleri olduğu için şehir
dışı yollarını bile 6 şar şerit yapmışlar. 10 yıl sonraki
Dubaiyi hayal bile edemiyorum. Yabancılara arazi satışı yok, ama
isterseniz daire alabilirsiniz.
Yemekleri
güzel, Lübnan,Cezayir tarzı Arap mutfağı olduğundan bizim
yemeklerimize yakın tadları var. Şükür aç kalmadık. Hatta Burj
El Araba yakın Turkish Village adındaki restoran malzemeleri
Türkiyeden getirttiğinden çok lezzetliymiş.
Birleşik
Arap Emirliklerine gelirseniz Abu Dhabiyi görmeden dönmeyin,
özellikle muhteşem bir eser olan Sheikh Zayed Camisi görülmeye değer.
Bir sonraki seyahatimde görüşmek dileğiyle...
Bir sonraki seyahatimde görüşmek dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder