25 Temmuz 2011 Pazartesi

21-23 Temmuz İstanbul - Bursa









perşembe sabahı 6 gibi kalkıp selahattin abiyi alıp 7 de amasya bayisi ilkerle havaalanında buluştuk. pegasusla sabiha gökçene indik. ilk kez iniyordum oraya. koskoca havaalanı bomboş, çok da temiz lux. taksime atatürk havalimanından gittiğimiz mesafeyi aynı sürede aldık sayılır. aynı süre olmasa bile uçağın koltukları o kadar dardı ki otobüsle seyahat etmekten hiç bu kadar haz almamıştım.ilkerin hiç konuşmayan hatta akşama kadar dolaşmamıza rağmen sesini hiç duymadığımı düşündüğüm bir arkadaşı bizi havaalanından beri eşlik etti. taksimde havaştan inip mc de bişeyler yediler ben de mc flurry yedim en sevdiğimden :) yürüyerek beyoğlundan tophaneye götürüyordum grubu ki kılavuz ben olunca biraz kaybolup öyle bulduk aksesuarcıları :) akşama kadar star ve pasifikten ilker baya bişey aldı.
saolsun ismail işimiz bitince aracıyla gelip aldı. ismail vergi müfettişi oldu artık. kutladım arkadaşımı.11-12 yaşımdan beri tanıyorum. beraber yedik içtik, uyuduk, okuldan kaçtık, ders de çalıştık tabii :) lise üni hep beraberdik.
fatihe kilis sofrasına gidip karnımızı bi güzel doyurduk. peşine eminönüne inip ilkerin ark.ını gebzeye gitmesi için bırakıp bakırköye alışveriş merkezine gittik. adı aklımda kalmadı walla nereye gittiğimiz. avm de baya bi dolaştık turladık. oradan dönüşte selahattin abiyle ilkeri merterde metrobüse bıraktık. onlar ertesi gün uçakla samsuna geri döneceklerdi.
biz gittik eve. ismailin kendini bile serinletemeyen vantilatörünün karşısında terlerken aklıma bu aletin bozuk olduğu aklıma geldi. koşturarak migrosun kapanışına yetiştik bi vantilatör kaptık raftan peşine yol üstünde kokerecimizi yedik :) ohhh afiyet olsun. sabaha kadar üfül üfül yattık.
10 gibi kalkıp cihangire van kahvaltı salonuna gittik .karnımızı doyurup bi kahveye oturup türk kahvemizi yudumladık.
aracımıza atlayıp karşıya amcamların oraya geçtik. cumaya 15 dakika kala vardık amcamlara. ismail camiye geçti ben de amcamlara. amcam beni görünce çok şaşırdı. murat amcam, biricik amcam içinden geçen coşkuları anlatmak istiyor,anlatamıyor, gözleri konuşuyordu.yengem dondurma ikram etti karşılıklı amcamla yedim. ben konuştum o dinledi. ilahi okudu bana. ezanın okunmasıyla amcama sarılıp öpüp camiye geçtim. cumadan sonra hemen bursaya doğru yola koyulduk. sabiha gökçenin orada port via mı via port mudur nedir bi avm ye uğrayıp biraz alışveriş yaptık. peşine feribotla yalovaya geçtik. bursaya girdiğimizde iphonedaki gps le ulucamiyi bulduk.
ulucamiye daha önce ünideyken gelmiştim diye hatırlıyorum ama hiç de hatırladığım gibi değildi. yani aklımda kalan ufacıcık bi camiymiş. ya beni ulucami diye başka camiye getirmişler ki böyle bişey yapmazlar ya da ben unutmuşum :) en ilgimi çeken taraf ki muhakkak herkesin de ilgisini aynı şey çekiyordur caminin içinde şadırvan oluşuydu. keşke slr makinem olsaydı da bi kaç kare alabilseydim ama cep telle idare etmek zorunda kaldım işte.
camiden çıkıp iskender kebabı bulan kişinin lokantası iskendere gittik. bana kalsa ya burası bursa nerde yesek samsundan iyidir diye düşündüm iskenderi ama ismail ısrarla aradı ve buldu çocuk. bu hayatımda yediğimi hatırladığım ve belki de yiyeceğim en iyi iskenderdi. helal olsun çok güzel olmuştu.
aracımızı park ettiğimiz yere gidip otoparkta üstümüzü değişip düğün moduna giriverdik hemen :) iphone un gps iyle sukaypark ı aradık ama bu sefer yanlış yola gittik. neyse ki sora sora bulduk. muhammed le aynı masaya oturduk. yusufun yanına gittik yemeğini yerken. eski günlerden 2 dakka da olsa lafladık.
biz 4 kişiydik. ismail yusuf ben maho. hep beraber gezerdik. 2 si evlendi gitti kaldık ismaille ben başbaşa :) bakalım sonumuz nolcak...
gece 23 e kadar ordaydık maho izmire biz de istanbula dönecektik. yusufun hem de dogum gunu oldugundan pastasını kestikten sonra müsaade isteyip yola çıktık. malı arap faikten alıyorum yalovaya kadar da ben kullandım aracı . (şaka şaka ne malı :) feribot iskelesinde baya bi bekledik ,çok sıra vardı. arabada uyudum. gece 3 dü eve geldiğimizde.
sabah kalkınca saolsun tekürcüğüm beni havalanına bıraktı. ve samsunnnnnnnn :)


3 Temmuz 2011 Pazar

Sinop Dikmen Yağlı Güreş ve Sırık Kebabı Festivali

























































































































































Fotoğrafların konumlandırılması biraz anormal oldu ama idare edin. sabah kahvaltısı altta kebap festivali üstte kaldı.
Sabah 7 de mustafa güral la beraber midibüsün gelmesini bekledik. mustafa beni satıp ön tarafa oturdu :) ben en arkaya geçtim. Alaçam ilk durağımız oldu. Aracımızdan inip alaçam ilçe merkezinde makinelerimizle bir tur attık. Pazar olmasından kaynaklı sokaklar boş sayılırdı. öyle yarım saat gezindik çekmeye değer pek bişey de çıkmadı peşine meydanda buluşup otobüsümüzle kahvaltı için sahil tarafında bir piknik alanına gittik.semaverde çay eşliğinde ağaçların gölgesinde ahşaptan masalarda tüm fokus ekibi kahvaltımızı yaptık. saolsun başkanımız mustafa abi güzel çay servisi yaptı kulakları çınlasın :)
kahvaltı ardından yolumuza devam ettik 1 saat kadar sonra dikmen'e ulaştık.
dikmen ufak ,şirin,sakin bir ilçe gibi göründü gözüme. iner inmez güreşlerin yapıldı alana doğru hareket ettik. içeri giriş 10 tl imiş. böyle ufak bir ilçede bu giriş ücreti gözüme biraz fazla göründü. samsunsporun 1.ligdeki maçlarında kale arkasından 5 tl ye bilet alınabildiği göz önünde tutulunca yüksek deil midir ki ? neyse 5-10 dakika bekleyişin ardından basın kapısından gireceğimiz söylendi . basın kapısı dedikleri 1-2 görevli ve polisin durduğu bahçe kapısıymış meğersem. fotoğraf makineleri olanı basından kabul ediyorlar arkadaşlar aramızda olmayan misafirleri az daha içeri almıyorlardı onlar da basından diyip aldırdık :)
Romadaki kolezyum kadar olmasa da güreş yapılan meydan ilçeye yetecek büyüklükteydi diye düşünüyorum. tribünler baya kalabalıktı. protokol çok kalabalıktı. ilçenin ileri gelenleri ve sinop dan mesela iş adamları falan alana teşrif ettiklerinde isimleri anons edilip davul zurna yanlarında beraber yürüyüp protokoldeki yerlerini alıyorlardı. böyle bir şey görünce bizim derneğin girişinin çok mütevazi olduğu kanaatine kapılmıştım ki birden derneğimizin ismi anons edildi bir baktım mikrofon elinde adam sizi tanıyalım dedi mikrofon kendi ağzında benim ismimi sordu. adama diyorum diyorum anlamıyor beyat diyorum ay berat yane beyat anlıyor begat anlıyor. dedim içimden Allah belanı vermesin hemi. beyat gecesinin beyatı yahu dedim
hee berat dedi nihayet anladı doğru anons etti.
alanda güreşçiler güreşirken biz de içlerinde alanın ortasında fotoğraflarını çektik.
öğlen gibi karnımız acıkınca sırık kebabının tadına bakmak amaçlı gidip bir kuzu alıverdik :) oturup bir masaya yedik afiyetle. peşine tekrar güreş sahasına.
güreşçiler ortada güreşirken ilçenin kalkınması amaçlı ilçe ileri gelenlerinden para toplanıldı.ilk kişi anons edilip kalktığında hani ilçenin ileri geleni ve protokolde ya dusundum kendi kendime kaç bin tl verecekki acaba diye. birden 250 tl diyince tuhafıma gitti. demek ki ödeme gucu o kadar ama ne bilim bana az gibi geldi. güreş ağası seçildi o baya fazla meblağ verdi, adam haketti omuzların üstüne alınıp sahada bir tur attılar ağa beyefendiyle.
akşama 7 gibi toplanıp sahadan ayrıldık otobüsümüze binip samsuna doğru hareket ettik. gün batımı fotosu çekmek için yakakentte durduk ama ben pek bişey çekemedim. beceri lazım işte ya.
peşine tekrar yola çıktık bafrada durduk hep beraber otobüsten inip balkaymak dondurması yedik. 22:15 gibi evde indim.
gazi şubenin ışıkları açık kalmış işte gidip şubemin ışıklarını kapadım geldim samsuna kadar.
eve geldiğimde baya bi yorulmuştum ama herşeye değdi diyebilirim.